''KIRGIZ'' Konulu Orkun Bediz Çalışması
Birinci Hamur A4 Üzerine Akrilik Boya
''Kırgız'' sözcüğü bu çalışmada, Orhun Yazıtları'nda geçen biçimiyle birebir olarak yazılmıştır. Bu sözcük yazıtlarda ''Kırkız'' olarak geçer. Kırgızlar; Türklerin Kıpçak koluna bağlı bir boydur. Kırgızlardan bir kol bu gün anayurtlarından oldukça uzakta, Türkiye nin Van ilinde, ''Ulupamir Köyü'' nde atlı-savaşçı yaşamın ve anayurtlarının gelenekleriyle yaşamaktadırlar. Tarih boyunca da Anadolu'da ki çeşitli Türk akınlara etkin olarak katılmışlardır.
''Kırgız'' çalışması bir ''bediz'' çalışmasıdır. Tamgalar her ne kadar eşit aralıklarla bitinmiş olsa da, ana yapı betik (yazı) yazma geleneğinden uzaklaşarak yazı anlayışının ötesinde kalan yeni bir biçimin çevresinde uyumlu olarak konumlanmışlardır. Bu duruma yol veren bir başka nokta ise tamgaların belirlenmiş bir yazı kılavuzuna göre bitinmemiş olmalarıdır. Çalışmanın bitinme doğrultusu ise kurala bağlı kalıp yukarı-aşağı doğrultuda konumlanmıştır. Bize açık seçik olarak herhangi bir kılavuz göstermese de, tamga göbeklerinde gezen bir göz, tamgaların belirli-belirsiz bir yay çemberi üzerine sıralanmış olduğunu ayırt edebilir. Düşçe çizilmiş çemberin merkezi, dokunun solunda kalan ''I'' sesinin uçtaki sivri ucuna yakın bir yerlerdedir.
Tamga aralıklarının eşit oluşu kuralından bağımsız olan tek tamga ise baştan üçümcü tamga olarak kalın ''R'' sesini veren tamgadır. Kendisinden önceki ''I'' sesi ile arasında uygun bir aralık bırakan bu tamga kendi ardından gelen kalın ''K'' tamgasıyla ilginç bir tamga aralığı ilişkisi kurmuştur. Yatay düzleminin tabanına değen kaçış kertiğine bağlı olarak; kendisinden sonra gelen tamganın ana yatay kertiğine, diğerlerine göre gözle görülür bir oranda uzak kalan tamgamız, yine aynı kaçış kertiği göz önüne alındığında uzak kaldığı ölçüde bir yakınlaşmaya kurarak ''K'' tamgasının ana yatay kertiğindeki sol kaçış kertiğininin içine girmiştir.
İlk tamga olan artı ''IK-KI'' sesini veren tamga dışında kalan tamgalar özlerine bağlı kalan biçimlerde bitimmiştir. Buna karşın ''IK-KI'' sesini veren tamganın da kendi yapısına bağlı kalabildiğini, seçilebilme kolaylığından anlarız.
''Kırgız'' konulu Orkun Bediz çalışması, bize tüm benliğiyle atlı-savaşçı yaşamın durmak bilmez oynak ve çevik süreçlerini anımsatır. Çalışmadaki tamgaların biçimce iç doğrultuları ve yönelimleri anlam olarak bütün çalışmanın yerin tabanına basan bir yapıda olduğunu gösterir. Çalışmaya bakan bir göz, top yekün bir varlığın yere basan bir ağırlığının olduğunu duyumsar ve görür. Kırgız çalışması hırçındır, tamga kertikleri anlamlı keskinlikler barındırır. Başına buyruktur, Baş tamgası özgün yapısının gereği olan kapalı üçgen şekiline pek kulak asmaz. Başındaki iki küçük çentikler çocuksudur, buna karşın atalarının miğferlerine kondurdukları iki uzunca kuş tüyünü anımsatır. Özgürdür; özellikle son iki tamgasında görüldüğü üzere fırça kaçışlarının yarattığı etkiler ondan neredeyse birer çift kanat çıkaracaktır. Bedizdeki tüm tamgalar genel olarak çok hızlı bir esintiye kapılmışçasına dokuda salınırlar. Tamgaların her biri, kendi konumlanmaları ile başka duygular yaratır. Söz gelimi son ''Z'' tamgası ilk bakışta gevşemiş, kendini salmıştır.Oysa ki biçimce ana yapısından ödün vermemiştir. Anlıyoruz ki gevşekliği boş vermişliğinden değil, görevini ve kim olduğunu bilmesinden kaynaklanan özgüveninden gelir.
Bir nesneye benzetilmek istenirse ''Kırgız'' çalışması, hızla yol alan bir atın üzerinde geriye dönerek yayını geren bir savaşçıyı bize betimler. Son tamgadan sonra gelen sözcük sonu belirteçleri atımızın devinen ayakları gibidir, Ayakların üzerindeki tamgalar eğeri, savaşçının giysisinden esintiye kapılan kumaşları, sallanıp duran sadakları, kemerleri, kılıçları bize fısıldar. Savaşçı, göğsüne geçirdiği zırhıyla yayını germektedir...
Anlamını bu biçimde daraltmaya gerek görmek istemeyen bir izleyici, anlama bağlı kalmadan, tek başına biçimce var olan bu çalışmanın içindeki güç devinimini hissedecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder