'Teoman' / Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması
Antik Görünümlü Arka Görsel Üzerine Kara Boyalı Çalışma
Teoman, Asya Hun İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı olan Türk devlet adamı ve Mete'nin babasıdır. MÖ 3. yüzyıl dolaylarında yaşayan Teoman, bilinen ilk Hun (Hiung-nu) hükümdarıdır. Adının asıl kökü 'Tuman' (duman) çince okunuşa göre değişerek teo-man olarak bilinirlik kazanmıştır. Çalışmada özgün ada gönderme yapılarak türk atasının adı 'tuman' olarak bitinmiştir. 'Tuman' çalışması yukarı-aşağı doğrultulu bitinme doğrultusunda orkun yazım kuralına göre bitinmiştir. Ana kalıbı düşey doğrultulu, uzunlamasına dikdörtgensel biçimdedir. Çalışmanın yapıldığı yüzeyin alanını genişçe kaplar.
'Tuman' Orkun Yazı Çalışması kendi içinde oturmuş, başlı başına tam bir yazı tasarımıdır. Herhangi bir Orkun biçemine (üslubuna) girmez. Doku üzerinde yukarıdan aşağı doğru sıralanmış tamgaların sağına çekilmiş bir kılavuz çizgi (yorçı) doğrultusunda ilerleyen tamgalar baştan sona doğru birbirinden değişik tarzlar izlemiş, Kılavuz çizgisinin sümerinden tabanına doğru başına buyrukluktan , tam bir düzene doğru girmişlerdir. Aşağı inildikçe başlarda süngü kertiği özelliği göstererek 'kazınmışlık' duygusu veren tamgalar sona doğru bet-yaprak kertiği biçemine dönüşerek fırçadan çıkmışçasına görece başlangıca göre daha dirlik-düzen kazanmış gözüken bir görünüme girerler. Sözcük ayraçları da yine söz konusu biçem değiştime durumuna uyum göstererek başta çentik görünümlü biçim almış iken çalışmanın sonunda bize Irık Bitig teki sözcük ayraçlarını anımsatan bir biçim almış olarak karşımıza çıkar.
Çalışmanın baş tamgası olan ''at-ta'' tamgası bilindik ok başlı ve boyunlu olan ''at-ta'' tamgası yerine onun Eski Türk yazıtlarındaki başka bir türevi olan üst üste binmiş iki ok başlı tamga olarak seçilmiştir. Bu tamganın içindeki alt ok başı, sözü edilen süngü kertiği biçeminde işlenirken üstündeki ok başı, sahip olduğu tin (ruh) dışında bu biçemi çok ta barındırmaz, buna karşın altındaki kertiklerin etkisinde öylesine kalmış ve onların eyleminden etkilenmiştir ki, göz bu biçem uyuşmazlığını pek te ayırt etmez. Süngü kertiği biçemi bize üçüncü tamga olam ''m'' tamgasında kendini ters yönlere bakan iç içe girmiş iki ok başının sağlı sollu attığı artık kertiklerde kendini göstererek girişte yakaladığı gücü dokunun ortasında yeniden uygulamıştır. Yine de ''m'' tagasında gözle görülür bir yaprak-bet etkisi olduğu, daha aklı başında uygulanmış kertiklere bakıldığında göz ardı edilemez. ''U'' tamgasının gereğinden çok uzatılmış alt kertiği de girişte yakalanan bu sert ve yırtıcı biçeme öykünerek kılavuz çizginin ötesine taşırılmıştır.Sonuncu tamga olan ve Düzenle pek çatıştığı söylenemeyecek olan ''an'' tamgasının hemen yanın da yer alan bir tamgadan çoğaltılmış olarak bitinmiş olan sözcük ayraçları gevşek tutumları ile yüzeyin arkasına doğru uzanarak, çalışmada üçüncü boyut algısına küçük bir kapı aralamıştır.
'Tuman' konulu çalışmada göze çarpan bir öge de bunun figüratif (biçimci) bir yönünün olduğudur. Çalışmada tüyler ve pusatlar kuşanmış bir savaşçının elinde tuttuğu belli belirsiz tuğu kendini göstermektedir.
'Tuman' Orkun Yazı Çalışması kendi içinde oturmuş, başlı başına tam bir yazı tasarımıdır. Herhangi bir Orkun biçemine (üslubuna) girmez. Doku üzerinde yukarıdan aşağı doğru sıralanmış tamgaların sağına çekilmiş bir kılavuz çizgi (yorçı) doğrultusunda ilerleyen tamgalar baştan sona doğru birbirinden değişik tarzlar izlemiş, Kılavuz çizgisinin sümerinden tabanına doğru başına buyrukluktan , tam bir düzene doğru girmişlerdir. Aşağı inildikçe başlarda süngü kertiği özelliği göstererek 'kazınmışlık' duygusu veren tamgalar sona doğru bet-yaprak kertiği biçemine dönüşerek fırçadan çıkmışçasına görece başlangıca göre daha dirlik-düzen kazanmış gözüken bir görünüme girerler. Sözcük ayraçları da yine söz konusu biçem değiştime durumuna uyum göstererek başta çentik görünümlü biçim almış iken çalışmanın sonunda bize Irık Bitig teki sözcük ayraçlarını anımsatan bir biçim almış olarak karşımıza çıkar.
Çalışmanın baş tamgası olan ''at-ta'' tamgası bilindik ok başlı ve boyunlu olan ''at-ta'' tamgası yerine onun Eski Türk yazıtlarındaki başka bir türevi olan üst üste binmiş iki ok başlı tamga olarak seçilmiştir. Bu tamganın içindeki alt ok başı, sözü edilen süngü kertiği biçeminde işlenirken üstündeki ok başı, sahip olduğu tin (ruh) dışında bu biçemi çok ta barındırmaz, buna karşın altındaki kertiklerin etkisinde öylesine kalmış ve onların eyleminden etkilenmiştir ki, göz bu biçem uyuşmazlığını pek te ayırt etmez. Süngü kertiği biçemi bize üçüncü tamga olam ''m'' tamgasında kendini ters yönlere bakan iç içe girmiş iki ok başının sağlı sollu attığı artık kertiklerde kendini göstererek girişte yakaladığı gücü dokunun ortasında yeniden uygulamıştır. Yine de ''m'' tagasında gözle görülür bir yaprak-bet etkisi olduğu, daha aklı başında uygulanmış kertiklere bakıldığında göz ardı edilemez. ''U'' tamgasının gereğinden çok uzatılmış alt kertiği de girişte yakalanan bu sert ve yırtıcı biçeme öykünerek kılavuz çizginin ötesine taşırılmıştır.Sonuncu tamga olan ve Düzenle pek çatıştığı söylenemeyecek olan ''an'' tamgasının hemen yanın da yer alan bir tamgadan çoğaltılmış olarak bitinmiş olan sözcük ayraçları gevşek tutumları ile yüzeyin arkasına doğru uzanarak, çalışmada üçüncü boyut algısına küçük bir kapı aralamıştır.
'Tuman' konulu çalışmada göze çarpan bir öge de bunun figüratif (biçimci) bir yönünün olduğudur. Çalışmada tüyler ve pusatlar kuşanmış bir savaşçının elinde tuttuğu belli belirsiz tuğu kendini göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder