Görüntü: Doğu Türkistanda Bulunmuş, GökTürkçe Yazılmış Bir Kitabın Yaprağı
Orkun Yazı Sanatı bloğu açılırken elbette ki yapılan tüm çalışmaların sıfırdan birer sanat eseri olduğu gibi bir kuruntuya düşülmedi. Bu blog özellikle, var olabilecek bir uğraşı alanına, sanatsal olarak ta bakılabileceğini gösteren kurucu bir çalışmalar dizisidir. Bu çalışmalar dizisi de yine doğal olarak araç gereçlerden yöntemlere ve biçemlere (üsluplara) kadar bir çok konunun üzerinde yapılan araştırma ve düşünce aşamalarından sonra ortaya çıkmaktadır.
Orkun Yazı Sanatı bloğu açılırken elbette ki yapılan tüm çalışmaların sıfırdan birer sanat eseri olduğu gibi bir kuruntuya düşülmedi. Bu blog özellikle, var olabilecek bir uğraşı alanına, sanatsal olarak ta bakılabileceğini gösteren kurucu bir çalışmalar dizisidir. Bu çalışmalar dizisi de yine doğal olarak araç gereçlerden yöntemlere ve biçemlere (üsluplara) kadar bir çok konunun üzerinde yapılan araştırma ve düşünce aşamalarından sonra ortaya çıkmaktadır.
Bir yazı çalışmasının değeri, elbette o çalışmanın uygulandığı yüzeyle de oldukça içli dışlıdır. Yazı yazma; tarih boyunca bilindiği üzere taştan başlayıp tahtaya, ilkel kağıtlara, deriye ve kağıtta en son nokta sayabileceğimiz kuşe kağıt gibi yüzeylere uygulanmıştır. Günümüzde ise sanal ortamlarda el yazısının ya da basılı yazının değerini yitirdiği bir dönem yaşamaktayız.
Orkun Yazı Çalışmalarının ise ne türlü bir yüzeye yapılması gerektiği sorusu da doğal olarak bu çerçevede önem kazanmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, bu bloğu açmadan kısa bir süre önce yoğunlaştığım GökTürk yazısı ile sanatlık işler çıkarma isteğine kapıldığımda, o anda elimde var olan en uygun malzemeleri kullanmayı seçtim. (Yine de özellikle belirtmek gerek ki kalem kullanma yoluna, karalama çalışmaları dışında girmeyi hiç uygun görmedim. Bu konuya başka bir yazıda değinilecektir)
Elime ilk gelen uygulama yüzeyi ise doğal olarak A4 diye bildiğimiz beyaz kullanılmamış kağıt tomarlarıydı.
Tutulan fırça ile ne türlü oyunların yapılabileceğini ışıltılı yapısıyla göstermesi bakımından bu kağıtlar iyidir. Buna karşın ilk başlayanlar için maddi olarak ve özellikle çevre koruma duyarlılığı açısından pek iyi bir başlangıç malzemesi sayılmaz. Yalnızca fırça tutmayı öğrenmek ya da yazı oyunlarını öğrenmek için sayısız sayfalar dolusu çalışma yapmak gerekir.
Gazete sayfaları ise çalışmak için en ucuz ve çevreci yöntemdir. Özellikle çalışmayı boğmayan, az resimli ve renksiz iç sayfalar, yapılacak çalışma için gerekli olan alıştırmalık ön bitikler için oldukça kullanışlıdır.
Teksir Kağıtları, oldukça ucuza satılan kağıtlardır. Gazete sayfalarında yapılan çalışmalardan sonra geçilebilecek temiz bir kağıt türüdür. İlginçtir ki fırça, kaliteli bir teksir kağıdında diğer kağıtlara göre daha yumuşak kaymaktadır. Bu nedenle bu blogdaki çalışmalarımın bazıları teksir kağıdına yapılıp sanal ortama aktarılan görüntülerden oluşur.
Beyaz A3 boyutlu kağıtlar. Orkun yazısı ile yapılan çalışmaların sergilenebilmesi, daha özgür kertiklerin olduğu etkili çalışmalar için A4 boyutunun iki katı kadar olan A3 boyutlu büyük beyaz kağıtlar kullanılabilir.
Özgün Ve Ustaca Bir Çalışma Hangi Yüzeylere Yapılmalı.
Orkun Yazı Sanatı ilk düşün yazılarında da söz edildiği gibi kendi varlığını olabildiğince köklerine dayandırarak geliştirilecek bir yazı alanıdır. Bu kök etkiyi barındıran bir usta çalışması, doğal gereçler üzerine yapıldığında görünüm olarak kuşkusuz daha derin boyutlu olacaktır.
Ağaç Kabukları ve Tahta
Eski Türklerin Huş Ağacı nın kabukları üzerine yazı yazdığı bilgisi vardır. Huş ağacının kabukları karton gibi kesilebilen özel bir yapıdadır. Kabuklar, ağaç gövdesine suyun yürüdüğü ilk bahar gibi mevsimde toplanmaktadır. Büyük genişlikteki bir çalışma için toplanmış bir çok ağaç kabuğu uygun bir yöntemle yan yana bitiştirilebilir ve bu doğal yüzeye yazı çalışması yapılabilir. Adını bilemediğim bir ağaçtan sonbaharın son haftalarında kendi kendine soyulan kabuklar toplamış, bunları suda bir gün bekleterek yumuşatmış, ardından ağır döşeme halılarının altında hem kurumaya hem düzleşmeye bırakmış ve bu kabukların üzerine mürekkepli kalem ile kısa bir Göktürkçe metin yazmıştım. Biz fırça kullanacağımızdan Fırçaya alınan boyanın uygun yoğunlukta olmasını gözeterek Orkun Yazı Sanatını bu şekilde sürdürebiliriz.
Türklerin en eski kökleri, yüksek ormanlarda geçinen avcı toplumları olduğundan tahta oymacılığı gibi alanlarda da her çağ usta olmuşlardır. Yine tahta yüzeyler üzerine uygun boya yada oygu yöntemleri ile bu uğraş yapılabilir.
Taşlar
Bilindiği üzere Türklerin en geniş ve toplu GökTürkçe metinleri granit taşların üzerine bitinmiş-tokunmuş olarak bulunmaktadır. İrili ufaklı bir çok metin ise, işlenmemiş olan ya da üzeri yavaşça zımparalanmış olan dağlık alanlardaki açık kaya yüzeylerine işlenmiştir. Bu işlemeler yalnızca taşların kazınması yoluyla yapılmamıştır. Mineral boya denilen çeşitli renklerdeki doğal boyaların taşlara sürülmesi yoluyla da yazılmıştır. Orkun Yazı Sanatında tasarlanan bir çalışma, uygun yöntem ve gereçlerle önceden kesilmiş ve düzeltilmiş taşların üzerine bu yöntemlerle işlenebilir. Örneğin ''Noktalama'' adıyla bilinen ve sivri bir demir çubuğun arkasına vurularak taşta bıraktığı nokta nokta izlerle yapılan bir çok kaya resmi Orta Asya'da vardır. Doğada doğal biçimiyle var olan işlenmemiş kayalıklara, kopmuş kayalara da çalışmalar bitinebilir.
Deriler
Deriye yapılmış yazı çalışmaları, çoğumuzun günlük yaşamda karşılaşabildiği çalışmalardır. Bunların çoğu Arap yazısıyla yapılmış dini içerikli metinlerden oluşur. Hayvancılık, Türklerin ata mesleği olduğundan Türklerin geçmiş çağlarda beslediği büyük ve küçük baş hayvanların (manda,deve, koyun gibi) derilerine Orkun yazısı uygulanabilir.
Eski Kağıtlar.
Uygur Türklerinin yumuşak lifli eski çağ kağıtlarına GökTürk yazısı ile yazılar yazdığı bilinmektedir. Bu türden kağıtları yapmasını bilen kişiler, yazı uygulamalarını bu kağıtlara aktarabilirlerse kuşkusuz Orkun Yazı Sanatına yeni bir boyut eklenecek ve bu çok sevindirici olacaktır. Bu türlü kağıtları satan yerlere de ulaşılabilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki kağıtların yapıldığı ana gereçler papirüs gibi Türk coğrafyalarında yetişmeyen bitkilerden yapılmamalı. Yoksa gelenekçi bir çalışmada bu durum sırıtacaktır...
Kumaşlar
İpek, hemen her çağda Türklerin uğruna savaşlar verdiği ipek yoluna adını veren gösterişli bir kumaştır. Eski çağlarda uzak doğuda ipek üzerine şiirlerin yazıldığı bile bilinir. Yazının yazılabildiği bu kumaş ya da özel diğer kumaş türleri, Orkun Yazı Sanatı uğraşısıyla tasarlanmış bir bitiğin üzerine döküldüğü güzel bir gereç olabilir.
Yine keçe, eski Türklerin günümüze kadar getirdiği renk verilebilir ve desenlenebilir gereç olarak kullanılabilir.
Kilimler
İlk bakışta ilginç gelse de kilim ya da buna benzer dokuma alanlarına da yazı tasarımları uygulanabilir. Önemli olan ana eksenimiz seçkin doğallık.
Örnekler araştırma alanlarının genişletilmesiyle çoğaltılabilir. Kuşkusuz üzerine gidilen her yüzey türü, yanında yeni yazım yöntemlerini öğrenmeyi de getirecek, buna karşın ortaya daha çarpıcı çalışmalar çıkabilecektir.
Her şeyden önce üstünde sürekli durulması gereken yer, yeterli olgunluğa ulaşmadan pahalı yüzeylerin üzerine çalışma yapmanın anlamsız ve istek kırıcı olacağıdır. Eski çağ uygarlıklarında da yazı öğrenmek isteyenlerin önüne doğrudan kağıt değil; kırık çömlekler, atık tahtalar gibi ucuz gereçler verilirdi.
Özellikle Orkun Yazı Sanatının bir kalıba oturtulmaya çalışıldığı şu dönemde kendi çalışmalarımda da uygun bir süre özel gereçler kullanmayacağım...
Görüntü: Deneme Amaçlı Yaptığım, Ağaç Kabuğu Üzerine Mürekkepli Yazı Denemesi. Ağaç Kabuğunda Mürekkep Oldukça İyi Tutunmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder