Orkun Yazı Sanatı
20 Nisan 2015 Pazartesi
' Yinçü ' Konulu Orkun Yazı Çalışması
Etiketler:
alfabesi,
calligraphy,
göktürk,
göktürkçe,
göktürkler,
inci,
orkun,
orkunyazisanati,
sanati,
sanati hat,
türk,
türkçe,
yinçü
15 Ocak 2015 Perşembe
''Durak''
Durak: Orkun Yazı Sanatı'nda kertiklerin herhangi bir araçla bitinirken, yazım aracını doku yüzeyinden kaldırmadan aralıklarla durularak yapılan anlık dönüşler ve dirsek kırışlarına olanak veren kısa beklemelerdir.
7 Ocak 2015 Çarşamba
''ABIL'' Konulu Çalışma
''Abıl'' Konulu, Üzerine Kazak Geleneksel Desen İşli Eskitilmiş Bet Görünümlü Düzlem Üzerine Koyu Toprak Renkli Sanal Orkun Yazı Çalışması.
''Abıl'' Sözcüğü Kazak Türkçesi'nde ''gönüllü,istekli'' anlamına gelmektedir. 'Abıl' konulu çalışma, kendisi şahin yetiştiricisi olan Kazak bir kişi için özel olarak hazırlanmıştır. Sözcük içeriğindeki anlamın dışında daha çok sunulduğu kişinin yaşam tarzına öykünülerek özgün bir biçem yaratılma yoluna gidilmiştir.
''Abıl'' konulu Orkun Yazı Çalışması yukarıdan aşağı doğru düşey doğrultulu kurallı ve sıralı Orkun yazısı kullanılarak bitinmiştir. Tamga arası açıklıkların özel noktalarda eşit aralıklar izlemesine özen gösterilerek genel anlamda tamgaların asıl biçimleri korunmuş, dizilimleri sırasında birbirlerine yaptıkları girişimlerin düzenlenmesiyle görsel uyum sağlanmıştır. Tamga ayraçları sözcük başında ve sonunda ayrı biçimlerde işlenerek görsel çeşitlilik sağlanmış, özellikle dokunun sümer bölgesini oluşturan ayraç tamgaları çalışmaya asıl kişiliğini kazandırma görevini üstlenmiştir.
Okunma sırasına göre ilk tamga olan 'ab-ba' tamgası kendisinden daha önceki çalışmalarda olmadığı kadar özgün bir biçimde dokunmuştur. Özgün tamgada var olan kıvrımlı ve dönüşlü hatlara direnerek duraksız olarak bitinen gerçek tamganın yerini, üç durakta kesintisiz olarak bitinen, neredeyse çeyrek daire biçimi oluşturan kertiğin birleştirdiği yatay ve dikey eksenli kertikler alır. ''Ab-ba'' tamgasının doğal biçimi nedeniyle tam yatay ve tam dikey eksenlerde görece kolay bitinen diğer Orkun tamgalarının çizgisel biçimine biraz daha yaklaşan bu tamga biçimi, ilerleyen çalışmalarda kullanılacak olan diğer ''ab-ba'' sesli tamgalar için güzel bir örnek olma adayıdır.
''-al'' tamgası ise üzerinde ayrıca durulmuş bir diğer tamgadır. Sözcük sonunda en son okunan tamga olmasının yanı sıra, dokunun bitiş ve güç akışının sona ererek tabana doğru kurtulduğu son tamga olması nedeni ile, özünde oldukça yalın ve tutumlu olan bu tamganın kertiklerindeki durak sayısı artırılmış, tabandan 45 derecelik açıyla küçük bir kertik çıkıntısı olarak tabana uzanması gereken ayak kertiği göreceli bir abartıya gidilerek uzatılmıştır. Uzatmanın sonucu olarak kendisinin benzeme olasılığı olan (o-u) sesli tamgaların biçimine yaklaşmamak güdüsü ile ayak kertiğine dirsek çıkılarak süslü bir görünüm katılmış ve (al) tamgasına özgün bir biçim kazandırılmıştır.
''Abıl'' konuu çalışma herhangi bir biçeme (üsluba) tam olarak bağlı değildir. Tamga biçeminin iddiasını taşısa da tepesindeki tamga ayraçları ile (al) tamgası ve sözcük sonu ayraçlarından doku düzleminin sol alt bölgesine açılan kollar çalışmanın tamga biçemine ulaşması için gerekli olan toplu görünümden çalışmayı uzaklaştıran ögeler olarak sayılabilir.
''Abıl'' konulu çalışmada yoğun güç akışları bulunmaktadır. Orta tamgayı oluşturan ''I'' sesini veren tamga neredeyse bir ''basınç odası'' özelliği göstererek sümer bölgesinden aldığı yüksek gerilimli gücü görünmez bir akış yolu üzerinden tamga başındaki çıkık kertikle kavrayarak soldan sağa doğru iki kanaldan ilerleyen uzunlamasına tamga kertikleri boyunca iterek yüksek bir ivedilikle dokunun sağ yüzeyinden yayılıma sokarak kendi gövdesinden atmaktadır. Tamg arası kertiklerin eşitlendiği ve (ab) tamgası ile (al) tamgasının baş kertik kaçışlarının neredeyse karşılıklı bakıştığı izleyiciye göre dokunun solunda kalan kanal başları ise yoğunluğun en üst düzeye çıktığı özel bir bölgedir. Bu güç ilerleyişi sırasında (al) tamgası gücün bir bölümünü soğurarak gücün bir bölümünü ditsek kırmakta kullandıktan sonra kalan miktarı da ana dokunun tabanına doğru vermektedir.
''ab-ba'' tamgası ise gülümseten bir biçimde kendi gücünü kendi içinde sürekli olarak sola doğru evirmektedir. Bu bize ''bir tamga içinde ortaya çıkan özerk bir yalama biçemi uygulamasını'' anımsattırır.
Dokunun sümerinde yer alan tamga ayraçlarının okuma düzenine göre üstte kalan tek kertikten oluşan bölümü ise yukarıda bir yerlerden sürekli olarak dokuya güç devşirme arayışındadır. Bu arayış bir şahin yetiştiricisinin gök yüzü ile olan ilişkisini betimliyor olabilir. Yalnız çalışmanın tüm güç akışını gökyüzünden aldığı gibi bir algıdan da söz edemeyiz. Doku, kendi iç gücünü kendi dinamiklerinden de sağlayabilmektedir.
Tüm bu yoğunluk ve akışların arasında olan bitene ilgisiz kalan sözcük sonu tamga ayraçları ise gözün dinlenebileceği alternatif bir nötr alan yaratmaktadırlar.
Tüm dokunun oldukça soyut bir biçimde sola doğru bakan ve bir dal üzerine tünemiş yurtıcı kuş görünümü verdiğini de eklemek gerekir.
1 Ocak 2015 Perşembe
'Yorçı' / Kılavuz Çizgisi
Yorçı: Türkçe de kılavuz anlamına geşlen bir sözcüktür. Orkun Yazı Sanatı'nda doku üstünde yerleşecek olan tamgaların diziliş doğrultuları üzerine ön belirleme yapılmasını sağlayan kertiklere verilen addır. Tamgalar yerleştirildikten sonra da dokuya eklenebilir.
Etiketler:
çizgi,
çizgisi,
damga,
damgaları,
gök,
göktürk,
göktürkler,
kaligrafi,
kılavuz,
orkunyazisanati,
sanati hat,
sozluk,
türkçü,
yorçı
'Süngü Kertiği'
Süngü Kertiği: Orkun Yazı Sanatı'nda bir kertik üslubu (biçemi) dir. Kökünü Türk yazıtlarında tamgalarınyüzeye işlenme yöntemlerinden birisi olan çelik çubukların, süngülerin ya da bıçakların yüzeyi kazıyarak uygulandığı iz bırakma yönteminden alır. Özünde başına buyruk, yırtıcı, gerginlik yaratan bir kişiliği vardır.
''Teoman'' Konulu Çalışma
'Teoman' / Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması
Antik Görünümlü Arka Görsel Üzerine Kara Boyalı Çalışma
Teoman, Asya Hun İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı olan Türk devlet adamı ve Mete'nin babasıdır. MÖ 3. yüzyıl dolaylarında yaşayan Teoman, bilinen ilk Hun (Hiung-nu) hükümdarıdır. Adının asıl kökü 'Tuman' (duman) çince okunuşa göre değişerek teo-man olarak bilinirlik kazanmıştır. Çalışmada özgün ada gönderme yapılarak türk atasının adı 'tuman' olarak bitinmiştir. 'Tuman' çalışması yukarı-aşağı doğrultulu bitinme doğrultusunda orkun yazım kuralına göre bitinmiştir. Ana kalıbı düşey doğrultulu, uzunlamasına dikdörtgensel biçimdedir. Çalışmanın yapıldığı yüzeyin alanını genişçe kaplar.
'Tuman' Orkun Yazı Çalışması kendi içinde oturmuş, başlı başına tam bir yazı tasarımıdır. Herhangi bir Orkun biçemine (üslubuna) girmez. Doku üzerinde yukarıdan aşağı doğru sıralanmış tamgaların sağına çekilmiş bir kılavuz çizgi (yorçı) doğrultusunda ilerleyen tamgalar baştan sona doğru birbirinden değişik tarzlar izlemiş, Kılavuz çizgisinin sümerinden tabanına doğru başına buyrukluktan , tam bir düzene doğru girmişlerdir. Aşağı inildikçe başlarda süngü kertiği özelliği göstererek 'kazınmışlık' duygusu veren tamgalar sona doğru bet-yaprak kertiği biçemine dönüşerek fırçadan çıkmışçasına görece başlangıca göre daha dirlik-düzen kazanmış gözüken bir görünüme girerler. Sözcük ayraçları da yine söz konusu biçem değiştime durumuna uyum göstererek başta çentik görünümlü biçim almış iken çalışmanın sonunda bize Irık Bitig teki sözcük ayraçlarını anımsatan bir biçim almış olarak karşımıza çıkar.
Çalışmanın baş tamgası olan ''at-ta'' tamgası bilindik ok başlı ve boyunlu olan ''at-ta'' tamgası yerine onun Eski Türk yazıtlarındaki başka bir türevi olan üst üste binmiş iki ok başlı tamga olarak seçilmiştir. Bu tamganın içindeki alt ok başı, sözü edilen süngü kertiği biçeminde işlenirken üstündeki ok başı, sahip olduğu tin (ruh) dışında bu biçemi çok ta barındırmaz, buna karşın altındaki kertiklerin etkisinde öylesine kalmış ve onların eyleminden etkilenmiştir ki, göz bu biçem uyuşmazlığını pek te ayırt etmez. Süngü kertiği biçemi bize üçüncü tamga olam ''m'' tamgasında kendini ters yönlere bakan iç içe girmiş iki ok başının sağlı sollu attığı artık kertiklerde kendini göstererek girişte yakaladığı gücü dokunun ortasında yeniden uygulamıştır. Yine de ''m'' tagasında gözle görülür bir yaprak-bet etkisi olduğu, daha aklı başında uygulanmış kertiklere bakıldığında göz ardı edilemez. ''U'' tamgasının gereğinden çok uzatılmış alt kertiği de girişte yakalanan bu sert ve yırtıcı biçeme öykünerek kılavuz çizginin ötesine taşırılmıştır.Sonuncu tamga olan ve Düzenle pek çatıştığı söylenemeyecek olan ''an'' tamgasının hemen yanın da yer alan bir tamgadan çoğaltılmış olarak bitinmiş olan sözcük ayraçları gevşek tutumları ile yüzeyin arkasına doğru uzanarak, çalışmada üçüncü boyut algısına küçük bir kapı aralamıştır.
'Tuman' konulu çalışmada göze çarpan bir öge de bunun figüratif (biçimci) bir yönünün olduğudur. Çalışmada tüyler ve pusatlar kuşanmış bir savaşçının elinde tuttuğu belli belirsiz tuğu kendini göstermektedir.
'Tuman' Orkun Yazı Çalışması kendi içinde oturmuş, başlı başına tam bir yazı tasarımıdır. Herhangi bir Orkun biçemine (üslubuna) girmez. Doku üzerinde yukarıdan aşağı doğru sıralanmış tamgaların sağına çekilmiş bir kılavuz çizgi (yorçı) doğrultusunda ilerleyen tamgalar baştan sona doğru birbirinden değişik tarzlar izlemiş, Kılavuz çizgisinin sümerinden tabanına doğru başına buyrukluktan , tam bir düzene doğru girmişlerdir. Aşağı inildikçe başlarda süngü kertiği özelliği göstererek 'kazınmışlık' duygusu veren tamgalar sona doğru bet-yaprak kertiği biçemine dönüşerek fırçadan çıkmışçasına görece başlangıca göre daha dirlik-düzen kazanmış gözüken bir görünüme girerler. Sözcük ayraçları da yine söz konusu biçem değiştime durumuna uyum göstererek başta çentik görünümlü biçim almış iken çalışmanın sonunda bize Irık Bitig teki sözcük ayraçlarını anımsatan bir biçim almış olarak karşımıza çıkar.
Çalışmanın baş tamgası olan ''at-ta'' tamgası bilindik ok başlı ve boyunlu olan ''at-ta'' tamgası yerine onun Eski Türk yazıtlarındaki başka bir türevi olan üst üste binmiş iki ok başlı tamga olarak seçilmiştir. Bu tamganın içindeki alt ok başı, sözü edilen süngü kertiği biçeminde işlenirken üstündeki ok başı, sahip olduğu tin (ruh) dışında bu biçemi çok ta barındırmaz, buna karşın altındaki kertiklerin etkisinde öylesine kalmış ve onların eyleminden etkilenmiştir ki, göz bu biçem uyuşmazlığını pek te ayırt etmez. Süngü kertiği biçemi bize üçüncü tamga olam ''m'' tamgasında kendini ters yönlere bakan iç içe girmiş iki ok başının sağlı sollu attığı artık kertiklerde kendini göstererek girişte yakaladığı gücü dokunun ortasında yeniden uygulamıştır. Yine de ''m'' tagasında gözle görülür bir yaprak-bet etkisi olduğu, daha aklı başında uygulanmış kertiklere bakıldığında göz ardı edilemez. ''U'' tamgasının gereğinden çok uzatılmış alt kertiği de girişte yakalanan bu sert ve yırtıcı biçeme öykünerek kılavuz çizginin ötesine taşırılmıştır.Sonuncu tamga olan ve Düzenle pek çatıştığı söylenemeyecek olan ''an'' tamgasının hemen yanın da yer alan bir tamgadan çoğaltılmış olarak bitinmiş olan sözcük ayraçları gevşek tutumları ile yüzeyin arkasına doğru uzanarak, çalışmada üçüncü boyut algısına küçük bir kapı aralamıştır.
'Tuman' konulu çalışmada göze çarpan bir öge de bunun figüratif (biçimci) bir yönünün olduğudur. Çalışmada tüyler ve pusatlar kuşanmış bir savaşçının elinde tuttuğu belli belirsiz tuğu kendini göstermektedir.
28 Aralık 2014 Pazar
'Yönelim'
Yönelim, Orkun Yazı Sanatı nda tamga kertiklerinin bitinme sırasında izlediği düşey -yatay eksenler arasındaki doğrultular üzerinde gidilen yönleri belirtir. Yönelimlerin dikey ve yatay eksenler ile yaptığı açılar vardır. Yönelimler izlenerek yüzey üzerinde fırça tarafından bırakılan izlerin üzerinden güç akışlarının geçişi sağlanır.
'Gerilim'
Gerilim: Tamgaların özgün biçimlerinin sahip olduğu geometrik oranların belirli parçalarının özgün orantılarını korumadan olağan dışı biçimde yeniden biçimlendirilmesiyle tamgaların üstünde oluşan gerilmişlik durumlarıdır. Bu etkiler çoğu kez izleyicide de benzeri duyguları yaratır. Tamgaların kendi başlarına oluşturdukları gerilimin yanı sıra dokuda yaratılan tasarıma özgü düzenlemeler de dokunun içinde gerilme bölgeleri ve noktaları yaratabilir. Yoğunluğun arttığı ve güç akışının toplandığı bölgelerde aynı zamanda gerilim artışı da gözlenebilir. Bu türlü gerilimler teknik gerilimden çok, sıkışmışlık duygusuna bağlı gelişen duygusal gerilimlerdir.
'Durum-Olay'
Durum - Olay : Orkun Yazı Sanatında tasarımın genel dokusu üzerinde yapılan oyunlar ve tasarıma yönelik özgünlükleridir.
'Baskı'
Baskı, doku üzerindeki tamgaların oturduğu ya da değdiği noktalardaki doku yüzeyine uygulandığı düşünülen düşsel güçtür. Söz gelimi tamga kertiklerinin ayakları, elleri ya da omurgaları, eş noktalara ya da bölgelerde toplanma, değme ve uzanma yapıyorlarsa o bölgedeki baskının arttığı düşünülür.
'Yoğunluk'
Yoğunluk, Orkun Yazı Sanatında doku yapısı üzerinde biçimsel ve durumsal bir açıklama yapan terimdir. Yoğunluk, doku üzerindeki ögelerin dokunun belirli bir bölgesinde yaptıkları toplanmalar ya da biçimlenmeler sonucu o bölge üzerine düşen ''doku ögesi yoğunluğu' ve bu yoğunluğun 'izleyicide yarattığı hislerin' bu yoğunluktan etkilenmesi olarak tanımlanabilir. Yoğunluğun düzeyi dokudaki güç akışında da etkiler bırakır.
''Güç Akışı''
Güç akışı, Orkun Yazı Sanatı' nın en özel konularından birisidir. Güç akışı, izleyicinin dokuyu izlerken gözünün aldığı yoldur. Gözün yol alırken geçtiği doku üzerindeki eylemlerden aldığı etkidir. Dokudaki eylemlerin gitmek istediği yöndür, doğrultudur, girmek istediği biçim ve almak istediği duygudur. Tüm bunların aynı anda izleyicide de bıraktığı etkilerdir. Doku, izleyici olmadan da güç akışını kendi içinde sağlar. Tamgaların üzerinde yapılan her oynama, özellikle kertik kaçışlarının sonlandığı noktalar ve gösterdiği yönler, güç akışını düzenler, böler, parçalar ve isterse kendinden sonraki doku bölümüne bu gücü sıçratır. Güç olmadan eylem de olmaz. eylem yoksa durağanlık vardır, durağanlık Türk yaşamına uygun değildir. Türkçü inanış düzenine göre evrendeki her neng (şey) her an değişim ve eylem içindedir. Bu görüş sıkı bir kuraldan çok, göz ardı edilemeyecek bir dayanak taşıdır. Güç akışını yönlendirebilecek uzmanlıkta yapılan çalışmalar hem izleyicide, hem çalışmanın kendisinde işlevsellik duygusu yaratır. İzleyiciye kılavuzluk edilir, onu türlü anlık duygulara sokar. Çalışmaya canlılık getirir.
'Doku'
Doku, Orkun Yazı Sanatı'nda yapılan bir çalışmada yer alan ögelerdir. Tamgalar, uygulamanın yapıldığı yüzey, gerekirse ek olarak uygulanan imgeler, bezemeler çalışma dokusunun ögeleridir. Çalışmanın 'ana dokusu' ise öncelikle tamgaların oluşturduğu dokudur.
'Kalıp'
Biçimsel olarak kalıp, orkun yazı sanatı'nda tokunmuş olan bir çalışmanın içine oturduğu, önceden belirlenmiş geometrik biçimli düşsel sınırlardır. Doku çeperinden ayrılan yönü, bu düşsel sınırların bilindik bir geometrik biçime benzetilerek dökülme çabasıdır. Yalnız çalışmanın önceden belirlenmiş bu kalıba kusursuz bir biçimde uyması gerektiğine yönelik bir kural yoktur. Tamga düzeyinde örnek verilirse ''z'' Sesine gelen orkun tamgasını dikdörtgensel biçimli bir kalıba göre biçimlenmiş olduğu duygusuna kapılırız. ''ant'' Sesine denk gelen tamga ise kuşkusuz çember biçiminde bir kalıbın içinde oturmaktadır. Özellikle tamga üslubunda kalıbı belirlenmiş çalışmalar gözde daha düzenli ve oturmuş bir tasarım izlenimi uyandırabilmektedir.
'Doku Çeperi'
Çalışma yüzeyinde yer alan tamgalardan oluşmuş ana yapıda yer alan ve dışarıya bakan her kertiğin kaçış ucundaki noktalar birleştirildiğinde oluşan düşsel çerçeveye ''doku çeperi'' adı verilmektdir. Bu çeperin belirlenmiş bir biçimi yoktur. Tek tamgadan oluşmuş bir çalışmanın doku çeperi, tamganın kendi üstünde dışarıya bakan kertik ve kertik kaçışları birleştirilerek oluşur.
''Sub'' Konulu Orkun Yazı Çalışması
''Sub'' Konulu Orkun Yazı Çalışması
''SUB'' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması
Antik Kağıt Görünümlü Yüzey Görseli Üzerinde Gece Mavisi Boyalı
''Sub'' Öz Türkçe' de ''su'' anlamına gelir. Türklerin kutlu olarak saydıkları dört çevresel öge'nin önemli yer tutan parçasından birisidir. Su ögesi nin uygarlık tarihinde önemli yer tutmuş olduğu Türklerin dünyaalgısında da gözükür. Suya dokunma tabusu, deyimlerdeki suyu kutsayan anlamlar, daha da ötesi su kaynaklarına özel törenler yapan oğuz topluluklarının tarihi kayıtlarda geçmesi ''su'' sözcüğünün Türk yaşamında ne derece önemli yer tuttuğunu gösterir.
Sub çalışması biçem olarak iki biçemi içinde barındırmaktadır. Genel olarak yalın bir görsel etkisi vardır. Ana kertikler birbirlerinden bağımsız, buna karşın ortak çıkış noktası barındırırlar. Tüm çalışma temel olarak üç ana kertik diziliminin çeşitlenmesinden oluşur. Çalışmanın taşıdığı diğer biçem ''yalama'' üslubudur. Tamgalar düzenli sağ-sol okuma sırasına göre dizilmişler, izleyiciye ''sub'' sözcüğünü yeni baştan okutacak biçimde estetik olarak düzenlenerek sıralanmışlardır.
Çalışmanın ana kişiliği öz biçimlerinden çokça ödün vermeden bitinmiş olan tamgaların birbirlerini etkileyen, ya da aynı gücün etkisi ile orta eksenlerinden burulmuş olan tamgaların gözde yarattığı doğal gerilme duygusudur. Yoğunluk ile baskının toplandığı temel merkez üç tamganın sümer ve taban noktalarından birbirlerine bağlandığı ortak noktadır. Baskı bu merkezde kalırken yoğunluk çalışma dokusunun dış çeperine doğru kaymaktadır. Güç akışı ''ab-ba'' tamgasının ardından gelen sözcük ayracında kristalleşerek iki kanala bölünmekte ve saat yönününde dönen okuma düzenine itici güç vermektedir. ''ab-ba'' tamgasının iç bükey kıvrım kertiği üzerinde yapılan anlık bir dirsek kırması, çalışmaya sıradışı bir özgüven ve kararlılık katmıştır. ''ab-ba'' tamgasında dış güçlere ya da genel doku içindeki burulma yönelimine karşı bir dik duruş vardır. Bu duruş tamganın özgün biçiminden uzaklaşmasına da yol vermez.
''O-U'' tamgası dokunun sümer bölgesini oluşturmaktadır. Ana tamga biçiminin doğasından gelen ''ok'' ucu benzeri kırılma, geometrik yapı bozulmadan verilen burulma etkisine karşın korunmayı başarmıştır. En önemli katkısı, dönüş yönünü göstermesi ve güç akışını düzenlemesidir. Denilebilir ki çalışmanın tözünü yansıtan kök tamgası ''o-u'' tamgasıdır.
''As-sa'' tamgası adını aldığı askılığın ad payını çokça vermiştir. Tasasız bir kıvrımla oluşan omurgası, üstünden çıkarıp taşıdığı kırılgan bir kertikle süslenmektedir.
''Sub'' konulu çalışma yansıttığı duygular ve göndermeler bakımından da biçemindeki gibi çeşitlenme göstermektedir. Ana vurgusu kaynağından çıkan suyun yaptığı burulmalardır. Merkeze yükselen suyun kolları çevresine yayılmakta, uç noktalarda sağladığı yeni yüzey uyumlarıyla çevresine açılmaktadır. Diğer yönden de oz tamgası ya da svastika denilen ''çark'' simgesine gönderme yaparak taşıdığı sözcük anlamının kutsallığına başka bir anlam yüklemektedir. Dört kollu çarka doğrudan benzerlik göstermese de verdiği etki ve yansıttığı izlenimle kendi başına bir ikonografi yaratmaya adaydır.
Sub çalışması biçem olarak iki biçemi içinde barındırmaktadır. Genel olarak yalın bir görsel etkisi vardır. Ana kertikler birbirlerinden bağımsız, buna karşın ortak çıkış noktası barındırırlar. Tüm çalışma temel olarak üç ana kertik diziliminin çeşitlenmesinden oluşur. Çalışmanın taşıdığı diğer biçem ''yalama'' üslubudur. Tamgalar düzenli sağ-sol okuma sırasına göre dizilmişler, izleyiciye ''sub'' sözcüğünü yeni baştan okutacak biçimde estetik olarak düzenlenerek sıralanmışlardır.
Çalışmanın ana kişiliği öz biçimlerinden çokça ödün vermeden bitinmiş olan tamgaların birbirlerini etkileyen, ya da aynı gücün etkisi ile orta eksenlerinden burulmuş olan tamgaların gözde yarattığı doğal gerilme duygusudur. Yoğunluk ile baskının toplandığı temel merkez üç tamganın sümer ve taban noktalarından birbirlerine bağlandığı ortak noktadır. Baskı bu merkezde kalırken yoğunluk çalışma dokusunun dış çeperine doğru kaymaktadır. Güç akışı ''ab-ba'' tamgasının ardından gelen sözcük ayracında kristalleşerek iki kanala bölünmekte ve saat yönününde dönen okuma düzenine itici güç vermektedir. ''ab-ba'' tamgasının iç bükey kıvrım kertiği üzerinde yapılan anlık bir dirsek kırması, çalışmaya sıradışı bir özgüven ve kararlılık katmıştır. ''ab-ba'' tamgasında dış güçlere ya da genel doku içindeki burulma yönelimine karşı bir dik duruş vardır. Bu duruş tamganın özgün biçiminden uzaklaşmasına da yol vermez.
''O-U'' tamgası dokunun sümer bölgesini oluşturmaktadır. Ana tamga biçiminin doğasından gelen ''ok'' ucu benzeri kırılma, geometrik yapı bozulmadan verilen burulma etkisine karşın korunmayı başarmıştır. En önemli katkısı, dönüş yönünü göstermesi ve güç akışını düzenlemesidir. Denilebilir ki çalışmanın tözünü yansıtan kök tamgası ''o-u'' tamgasıdır.
''As-sa'' tamgası adını aldığı askılığın ad payını çokça vermiştir. Tasasız bir kıvrımla oluşan omurgası, üstünden çıkarıp taşıdığı kırılgan bir kertikle süslenmektedir.
''Sub'' konulu çalışma yansıttığı duygular ve göndermeler bakımından da biçemindeki gibi çeşitlenme göstermektedir. Ana vurgusu kaynağından çıkan suyun yaptığı burulmalardır. Merkeze yükselen suyun kolları çevresine yayılmakta, uç noktalarda sağladığı yeni yüzey uyumlarıyla çevresine açılmaktadır. Diğer yönden de oz tamgası ya da svastika denilen ''çark'' simgesine gönderme yaparak taşıdığı sözcük anlamının kutsallığına başka bir anlam yüklemektedir. Dört kollu çarka doğrudan benzerlik göstermese de verdiği etki ve yansıttığı izlenimle kendi başına bir ikonografi yaratmaya adaydır.
Etiketler:
alfabesi,
betik,
calismalar,
doğal,
gök,
göktürk,
göktürkçe,
göktürkler,
hat,
kaligrafi,
kara,
karasu,
kaynak,
orkunyazisanati,
pınar,
su,
sub,
suyu
27 Aralık 2014 Cumartesi
'Kertik Kaçışı'
'Kertik Kaçışı' Orkun Yazı Sanatı nda fırçanın tamgaları oluşturduktan sonra tamga kertiğinden ayrıldığı son anda yüzey üzerinde bıraktığı genelde kıvrımlı burgaç etkisini barındıran izlerdir. Kertik kaçışları, bağlı oldukları tamganın sonrasından gelen tamgayla aralarındaki uzaklığını belirlemekte de kullanılırlar. Kertik kaçışları çalışma dokusundaki güç akışlarını ve izleyicinin okuma ve göz eylemlerini yönlendirecek düzenlemeleri belirlemekte önemli yer tutmaktadır.
Etiketler:
alfabesi,
font,
göktürkçe,
göktürkler,
kaçış,
kaçışı,
kertik,
kök türk,
orkunyazisanati,
sanati hat,
sanatları,
sozluk,
tamga,
türkçe
26 Aralık 2014 Cuma
''Sümer''
''Sümer'' zirve anlamına gelir. Orkun Yazı Sanatı'nda toplam doku nun düşey doğrultuda yaptığı yayılımda en üst bölümünde kalan tamgaların kapladığı alanı gösterir. Sümerin kesin olarak belirlenmiş bir sınırı yoktur. Gözün zirve olarak algıladığı birden çok bölünmüş Sümer alanı olabilir.
'Karakuş' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması
Eskitilmiş Antik Arka Bet Görseli Üzerine
Yalama Biçemi İle Bitinmiş 'Karakuş' Vektörel Tabanlı Sanal Orkun Yazı Çalışması
'Telegüt kamlarının davullarında "demir tırnaklı karakuş" betimlemesi yer alırdı. Manas destanında karakuş, Er Töştük'ü yutar. Karakuşun yavruları annelerine dev bir yılanın ağzından kendilerini onun kurtardığını söyleyince karakuşun karnından sağ kurtulur...' Karakuş Türk söylencesinde yer alan belirgin yer etmiş bir kutlu kuştur. Karakuşa karşı yarı korkuyla karışık bir saygı duyulmaktadır. Eski Uygur bezekliklerinde Karakuş adı gibi kara ve yırtıcı görünümü kazandırılmış insani özellikler taşıyan albız kafalı bir yaratıktır. Irıklarda adı ''Talım Karakuş'' olarak geçer. Karakuş avını yakaladıysa Irıklar iyiye yorulur...
Karakuş adlı Orkun Yazı Çalışması orkun yazı sanatında tanımlanmış ''Yalama'' üslubunun (biçeminin) ilk örneğidir. Karakuş (karakus) adı çevrime sokularak saat yönünde sürekli okutulmaktadır. Tamgalar dokunun üstünde sağdan sola okuma düzeninde tokunmuş buna karşın okuma düzeni düşey doğrultulu yazım düzeniyle başlatılmaktadır. Orkun tamgalarının özgün biçimlerinden ödün verilmemiş, belirli tamga biçemlerine okuma doğrultusu boyunca el yazısı biçemleri kazandırılarak çalışmanın kendi içindeki tamga çeşitliliğinde özgünleşme sağlanmıştır. Sözcük içlerindeki tamga kertikleri arası uzaklıklarda belirlenmişlik söz konusu iken sözcükler arası kertik boşluklarında birebir düzen sağlanmamış, yalnızca estetik kaygı güdülerek dokunun içinden seçilmiş iki tamga arasındaki uç kertik uzaklıklarında ayarlamaya gidilerek gözün söz konusu benzerlik algısındaki istekte doyum sağlanmış, bütüncüllük yansıtılmıştır. Çalışmanın ana dış kalıbı; boyu yukarı-aşağı düşey doğrultuda uzamış dikdörtgensel bir çerçeveye oturmaktadır.
''Karakus'' orkun yazı çalışmasında göze çarpan ilk etki ''AS'' tamgasıyla kendini duyuran ve ardından gelen ''AK-KA'' tamgası ile ''AR-RA'' tamgası ile kendini sürdürerek sonuçta ''A-E'' tamgasının kuyruk kertiğinde son bulan açılmış ''yelpigü'' / yelpaze etkisidir. Çalışmanın adına gönderme yapıldığı düşünüldüğünde kara kanatlarını açmış olan yaratığa-kutlu ruha dair bir değdirme yapılmış olduğu söylenilebilir. Güç akışı dokuda 'yelpigü' etkisi veren tamgaların içinde yayılarak aynı anda gerilmişken, Sümer (zirve) damgalarında oldukça yoğunlaşmış ve baskı altına girmiştir. 'O-U' Tamgasının ayak uçları ile 'AK-KA' tamgasının el ucundaki kertiklerden yönlendirilerek oldukça uyar ve gevşek etkilerle bitinmiş olan 'AS-SA' tamgasına aktarılmakta, ardından başlayacak yeni bir okuma için gereken özgücü (potansiyeli) biriktirmiş olmaktadır.
Karakuş adlı Orkun Yazı Çalışması orkun yazı sanatında tanımlanmış ''Yalama'' üslubunun (biçeminin) ilk örneğidir. Karakuş (karakus) adı çevrime sokularak saat yönünde sürekli okutulmaktadır. Tamgalar dokunun üstünde sağdan sola okuma düzeninde tokunmuş buna karşın okuma düzeni düşey doğrultulu yazım düzeniyle başlatılmaktadır. Orkun tamgalarının özgün biçimlerinden ödün verilmemiş, belirli tamga biçemlerine okuma doğrultusu boyunca el yazısı biçemleri kazandırılarak çalışmanın kendi içindeki tamga çeşitliliğinde özgünleşme sağlanmıştır. Sözcük içlerindeki tamga kertikleri arası uzaklıklarda belirlenmişlik söz konusu iken sözcükler arası kertik boşluklarında birebir düzen sağlanmamış, yalnızca estetik kaygı güdülerek dokunun içinden seçilmiş iki tamga arasındaki uç kertik uzaklıklarında ayarlamaya gidilerek gözün söz konusu benzerlik algısındaki istekte doyum sağlanmış, bütüncüllük yansıtılmıştır. Çalışmanın ana dış kalıbı; boyu yukarı-aşağı düşey doğrultuda uzamış dikdörtgensel bir çerçeveye oturmaktadır.
''Karakus'' orkun yazı çalışmasında göze çarpan ilk etki ''AS'' tamgasıyla kendini duyuran ve ardından gelen ''AK-KA'' tamgası ile ''AR-RA'' tamgası ile kendini sürdürerek sonuçta ''A-E'' tamgasının kuyruk kertiğinde son bulan açılmış ''yelpigü'' / yelpaze etkisidir. Çalışmanın adına gönderme yapıldığı düşünüldüğünde kara kanatlarını açmış olan yaratığa-kutlu ruha dair bir değdirme yapılmış olduğu söylenilebilir. Güç akışı dokuda 'yelpigü' etkisi veren tamgaların içinde yayılarak aynı anda gerilmişken, Sümer (zirve) damgalarında oldukça yoğunlaşmış ve baskı altına girmiştir. 'O-U' Tamgasının ayak uçları ile 'AK-KA' tamgasının el ucundaki kertiklerden yönlendirilerek oldukça uyar ve gevşek etkilerle bitinmiş olan 'AS-SA' tamgasına aktarılmakta, ardından başlayacak yeni bir okuma için gereken özgücü (potansiyeli) biriktirmiş olmaktadır.
Etiketler:
calismalar,
chalama,
efsanevi,
eski,
göktürkler,
hat,
hattı,
karakus,
karakuş,
mitolojisi,
orkun,
orkunyazisanati,
sanatı,
sümer,
talım,
türk,
yalama,
yelpaze,
yelpigü
25 Aralık 2014 Perşembe
''Yalama'' Biçemi (Üslubu)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)