28 Aralık 2014 Pazar

'Yönelim'

Yönelim, Orkun Yazı Sanatı nda tamga kertiklerinin bitinme sırasında izlediği düşey -yatay eksenler arasındaki doğrultular üzerinde gidilen yönleri belirtir. Yönelimlerin dikey ve yatay eksenler ile yaptığı açılar vardır. Yönelimler izlenerek yüzey üzerinde fırça tarafından bırakılan izlerin üzerinden güç akışlarının geçişi sağlanır.

'Gerilim'

Gerilim: Tamgaların özgün biçimlerinin sahip olduğu geometrik oranların belirli parçalarının özgün orantılarını korumadan olağan dışı biçimde yeniden biçimlendirilmesiyle tamgaların üstünde oluşan gerilmişlik durumlarıdır. Bu etkiler çoğu kez izleyicide de benzeri duyguları yaratır. Tamgaların kendi başlarına oluşturdukları gerilimin yanı sıra dokuda yaratılan tasarıma özgü düzenlemeler de dokunun içinde gerilme bölgeleri ve noktaları yaratabilir. Yoğunluğun arttığı ve güç akışının toplandığı bölgelerde aynı zamanda gerilim artışı da gözlenebilir. Bu türlü gerilimler teknik gerilimden çok, sıkışmışlık duygusuna bağlı gelişen duygusal gerilimlerdir. 

'Durum-Olay'

Durum - Olay : Orkun Yazı Sanatında tasarımın genel dokusu üzerinde yapılan oyunlar ve tasarıma yönelik özgünlükleridir.

'Baskı'

Baskı, doku üzerindeki tamgaların oturduğu ya da değdiği noktalardaki doku yüzeyine uygulandığı düşünülen düşsel güçtür. Söz gelimi tamga kertiklerinin ayakları, elleri ya da omurgaları, eş noktalara ya da bölgelerde toplanma, değme ve uzanma yapıyorlarsa o bölgedeki baskının arttığı düşünülür. 

'Yoğunluk'

Yoğunluk, Orkun Yazı Sanatında doku yapısı üzerinde biçimsel ve durumsal bir açıklama yapan terimdir. Yoğunluk, doku üzerindeki ögelerin dokunun belirli bir bölgesinde yaptıkları toplanmalar ya da biçimlenmeler sonucu o bölge üzerine düşen ''doku ögesi yoğunluğu' ve bu yoğunluğun 'izleyicide yarattığı hislerin' bu yoğunluktan etkilenmesi olarak tanımlanabilir. Yoğunluğun düzeyi dokudaki güç akışında da etkiler bırakır. 

''Güç Akışı''

Güç akışı, Orkun Yazı Sanatı' nın en özel konularından birisidir. Güç akışı, izleyicinin dokuyu izlerken gözünün aldığı yoldur. Gözün yol alırken geçtiği doku üzerindeki eylemlerden aldığı etkidir. Dokudaki eylemlerin gitmek istediği yöndür, doğrultudur, girmek istediği biçim ve almak istediği duygudur. Tüm bunların aynı anda izleyicide de bıraktığı etkilerdir. Doku, izleyici olmadan da güç akışını kendi içinde sağlar. Tamgaların üzerinde yapılan her oynama, özellikle kertik kaçışlarının sonlandığı noktalar ve gösterdiği yönler, güç akışını düzenler, böler, parçalar ve isterse kendinden sonraki doku bölümüne bu gücü sıçratır. Güç olmadan eylem de olmaz. eylem yoksa durağanlık vardır, durağanlık Türk yaşamına uygun değildir. Türkçü inanış düzenine göre evrendeki her neng (şey) her an değişim ve eylem içindedir. Bu görüş sıkı bir kuraldan çok, göz ardı edilemeyecek bir dayanak taşıdır. Güç akışını yönlendirebilecek uzmanlıkta yapılan çalışmalar hem izleyicide, hem çalışmanın kendisinde işlevsellik duygusu yaratır. İzleyiciye kılavuzluk edilir, onu türlü anlık duygulara sokar. Çalışmaya canlılık getirir. 

'Doku'

Doku, Orkun Yazı Sanatı'nda yapılan bir çalışmada yer alan ögelerdir. Tamgalar, uygulamanın yapıldığı yüzey, gerekirse ek olarak uygulanan imgeler, bezemeler çalışma dokusunun ögeleridir. Çalışmanın 'ana dokusu' ise öncelikle tamgaların oluşturduğu dokudur. 

'Kalıp'

Biçimsel olarak kalıp, orkun yazı sanatı'nda tokunmuş olan bir çalışmanın içine oturduğu, önceden belirlenmiş geometrik biçimli düşsel sınırlardır. Doku çeperinden ayrılan yönü, bu düşsel sınırların bilindik bir geometrik biçime benzetilerek dökülme çabasıdır. Yalnız çalışmanın önceden belirlenmiş bu kalıba kusursuz bir biçimde uyması gerektiğine yönelik bir kural yoktur.  Tamga düzeyinde örnek verilirse ''z'' Sesine gelen orkun tamgasını dikdörtgensel biçimli bir kalıba göre biçimlenmiş olduğu duygusuna kapılırız. ''ant'' Sesine denk gelen tamga ise kuşkusuz çember biçiminde bir kalıbın içinde oturmaktadır. Özellikle tamga üslubunda kalıbı belirlenmiş çalışmalar gözde daha düzenli ve oturmuş bir tasarım izlenimi uyandırabilmektedir. 

'Doku Çeperi'

Çalışma yüzeyinde yer alan tamgalardan oluşmuş ana yapıda yer alan ve dışarıya bakan her kertiğin kaçış ucundaki noktalar birleştirildiğinde oluşan düşsel çerçeveye ''doku çeperi'' adı verilmektdir. Bu çeperin belirlenmiş bir biçimi yoktur. Tek tamgadan oluşmuş bir çalışmanın doku çeperi, tamganın kendi üstünde dışarıya bakan kertik ve kertik kaçışları birleştirilerek oluşur.

''Sub'' Konulu Orkun Yazı Çalışması

''Sub'' Konulu Orkun Yazı Çalışması

sub, su, karasu, kara, suyu, kaynak, pınar, doğal, alfabesi, betik, calismalar, gök, göktürk, göktürkler, göktürkçe, hat, kaligrafi, orkunyazisanati,

''SUB'' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması
Antik Kağıt Görünümlü Yüzey Görseli Üzerinde Gece Mavisi Boyalı  

''Sub'' Öz Türkçe' de ''su'' anlamına gelir. Türklerin kutlu olarak saydıkları dört çevresel öge'nin  önemli yer tutan parçasından birisidir. Su ögesi nin uygarlık tarihinde önemli yer tutmuş olduğu Türklerin dünyaalgısında da gözükür. Suya dokunma tabusu, deyimlerdeki suyu kutsayan anlamlar, daha da ötesi su kaynaklarına özel törenler yapan oğuz topluluklarının tarihi kayıtlarda geçmesi ''su'' sözcüğünün Türk yaşamında ne derece önemli yer tuttuğunu gösterir.

Sub çalışması biçem olarak iki biçemi içinde barındırmaktadır. Genel olarak yalın bir görsel etkisi vardır. Ana kertikler birbirlerinden bağımsız, buna karşın ortak çıkış noktası barındırırlar. Tüm çalışma temel olarak üç ana kertik diziliminin çeşitlenmesinden oluşur. Çalışmanın taşıdığı diğer biçem ''yalama'' üslubudur. Tamgalar düzenli sağ-sol okuma sırasına göre dizilmişler, izleyiciye ''sub'' sözcüğünü yeni baştan okutacak biçimde estetik olarak düzenlenerek sıralanmışlardır.

Çalışmanın ana kişiliği öz biçimlerinden çokça ödün vermeden bitinmiş olan tamgaların birbirlerini etkileyen, ya da aynı gücün etkisi ile orta eksenlerinden  burulmuş olan tamgaların gözde yarattığı doğal gerilme duygusudur. Yoğunluk ile baskının toplandığı temel merkez üç tamganın sümer ve taban noktalarından birbirlerine bağlandığı ortak noktadır. Baskı bu merkezde kalırken yoğunluk çalışma dokusunun dış çeperine doğru kaymaktadır. Güç akışı ''ab-ba'' tamgasının ardından gelen sözcük ayracında kristalleşerek iki kanala bölünmekte ve saat yönününde dönen okuma düzenine itici güç vermektedir. ''ab-ba'' tamgasının iç bükey kıvrım kertiği üzerinde yapılan anlık bir dirsek kırması, çalışmaya sıradışı bir özgüven ve kararlılık katmıştır. ''ab-ba'' tamgasında dış güçlere ya da genel doku içindeki burulma yönelimine karşı bir dik duruş vardır. Bu duruş tamganın özgün biçiminden uzaklaşmasına da yol vermez.
''O-U'' tamgası dokunun sümer bölgesini oluşturmaktadır. Ana tamga biçiminin doğasından gelen ''ok'' ucu benzeri kırılma, geometrik yapı bozulmadan verilen burulma etkisine karşın korunmayı başarmıştır. En önemli katkısı, dönüş yönünü göstermesi ve güç akışını düzenlemesidir. Denilebilir ki çalışmanın tözünü yansıtan kök tamgası ''o-u'' tamgasıdır.
''As-sa'' tamgası adını aldığı askılığın ad payını çokça vermiştir. Tasasız bir kıvrımla oluşan omurgası, üstünden çıkarıp taşıdığı kırılgan bir kertikle süslenmektedir.

''Sub'' konulu çalışma yansıttığı duygular ve göndermeler bakımından da biçemindeki gibi çeşitlenme göstermektedir. Ana vurgusu kaynağından çıkan suyun yaptığı burulmalardır. Merkeze yükselen suyun kolları çevresine yayılmakta, uç noktalarda sağladığı yeni yüzey uyumlarıyla çevresine açılmaktadır. Diğer yönden de oz tamgası ya da svastika denilen ''çark'' simgesine gönderme yaparak taşıdığı sözcük anlamının kutsallığına başka bir anlam yüklemektedir. Dört kollu çarka doğrudan benzerlik göstermese de  verdiği etki ve yansıttığı izlenimle kendi başına bir ikonografi yaratmaya adaydır.

27 Aralık 2014 Cumartesi

'Kertik Kaçışı'

'Kertik Kaçışı' Orkun Yazı Sanatı nda fırçanın tamgaları oluşturduktan sonra tamga kertiğinden ayrıldığı son anda yüzey üzerinde bıraktığı genelde kıvrımlı burgaç etkisini barındıran izlerdir. Kertik kaçışları, bağlı oldukları tamganın sonrasından gelen tamgayla aralarındaki uzaklığını belirlemekte de kullanılırlar. Kertik kaçışları çalışma dokusundaki güç akışlarını ve izleyicinin okuma ve göz eylemlerini yönlendirecek düzenlemeleri belirlemekte önemli yer tutmaktadır. 

26 Aralık 2014 Cuma

''Sümer''

''Sümer'' zirve anlamına gelir. Orkun Yazı Sanatı'nda toplam doku nun düşey doğrultuda yaptığı yayılımda en üst bölümünde kalan tamgaların kapladığı alanı gösterir. Sümerin kesin olarak belirlenmiş bir sınırı yoktur. Gözün zirve olarak algıladığı birden çok bölünmüş Sümer alanı olabilir.

'Karakuş' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması

karakus, talım, karakuş, efsanevi, mitolojisi, mitoloji, türk, eski, yelpaze, yelpigü, yalama, chalama, sümer, orkunyazisanati, orkun, kök türk, göktürkler, hattı, hat, sanatı, calismalar,  

                                              Eskitilmiş Antik Arka Bet Görseli Üzerine
Yalama Biçemi İle Bitinmiş 'Karakuş' Vektörel Tabanlı Sanal Orkun Yazı Çalışması 



'Telegüt kamlarının davullarında "demir tırnaklı karakuş" betimlemesi yer alırdı. Manas destanında karakuş, Er Töştük'ü yutar. Karakuşun yavruları annelerine dev bir yılanın ağzından kendilerini onun kurtardığını söyleyince karakuşun karnından sağ kurtulur...' Karakuş Türk söylencesinde yer alan belirgin yer etmiş bir kutlu kuştur. Karakuşa karşı yarı korkuyla karışık bir saygı duyulmaktadır. Eski Uygur bezekliklerinde Karakuş adı gibi kara ve yırtıcı görünümü kazandırılmış insani özellikler taşıyan albız kafalı bir yaratıktır. Irıklarda adı ''Talım Karakuş'' olarak geçer. Karakuş avını yakaladıysa Irıklar iyiye yorulur...

Karakuş adlı Orkun Yazı Çalışması orkun yazı sanatında tanımlanmış ''Yalama'' üslubunun (biçeminin) ilk örneğidir. Karakuş (karakus) adı çevrime sokularak saat yönünde sürekli okutulmaktadır. Tamgalar dokunun üstünde sağdan sola okuma düzeninde tokunmuş buna karşın okuma düzeni düşey doğrultulu yazım düzeniyle başlatılmaktadır. Orkun tamgalarının özgün biçimlerinden ödün verilmemiş, belirli tamga biçemlerine okuma doğrultusu boyunca el yazısı biçemleri kazandırılarak çalışmanın kendi içindeki tamga çeşitliliğinde özgünleşme sağlanmıştır. Sözcük içlerindeki tamga kertikleri arası uzaklıklarda belirlenmişlik söz konusu iken sözcükler arası kertik boşluklarında birebir düzen sağlanmamış, yalnızca estetik kaygı güdülerek dokunun içinden seçilmiş iki tamga arasındaki uç kertik uzaklıklarında ayarlamaya gidilerek gözün söz konusu benzerlik algısındaki istekte doyum sağlanmış, bütüncüllük yansıtılmıştır. Çalışmanın ana dış kalıbı; boyu yukarı-aşağı düşey doğrultuda uzamış dikdörtgensel bir çerçeveye oturmaktadır.

''Karakus'' orkun yazı çalışmasında göze çarpan ilk etki ''AS'' tamgasıyla kendini duyuran ve ardından gelen ''AK-KA'' tamgası ile ''AR-RA'' tamgası ile kendini sürdürerek sonuçta ''A-E'' tamgasının kuyruk kertiğinde son bulan açılmış ''yelpigü'' / yelpaze etkisidir. Çalışmanın adına gönderme yapıldığı düşünüldüğünde kara kanatlarını açmış olan yaratığa-kutlu ruha dair bir değdirme yapılmış olduğu söylenilebilir. Güç akışı dokuda 'yelpigü'  etkisi veren tamgaların içinde yayılarak aynı anda gerilmişken, Sümer (zirve) damgalarında oldukça yoğunlaşmış ve baskı altına girmiştir. 'O-U' Tamgasının ayak uçları ile 'AK-KA' tamgasının el ucundaki kertiklerden yönlendirilerek oldukça uyar ve gevşek etkilerle bitinmiş olan 'AS-SA' tamgasına aktarılmakta, ardından başlayacak yeni bir okuma için gereken özgücü (potansiyeli) biriktirmiş olmaktadır.
 

25 Aralık 2014 Perşembe

''Yalama'' Biçemi (Üslubu)


''Yalama'' sözcüğü eski Türkçe'de başına gelinerek sürekli adak adanılan, dua edilen nesnelere verilirdi. Söz gelimi bu gün Sibiryadaki çaput bağlanan dilek ağaçlarına ''Çalama'' denilir. ''Yalama'' Biçemi, Orkun Yazı Sanatı'nda benzeri bir görevi üstlenmiş yazı çalışması üslubudur. ''Yalama'' biçeminde amaç, çalışmada bitinen sözcüğü izleyiciye- başa döndüre döndüre yeniden okutmaktır. Bu sözcükler dikkat çekilmek istenilen ya da daha çok kutsal anlamlar içeren (tengri, kut vb.) sözcükler olabilir. Görsel beğenileri / estetiği göz ardı etmeden tamgalar üzerinde uygulanacak tasarım gözü bir çevrimin içine sokarak çalışmanın kendisini bir ''yalama'' aracına dönüştürmektedir.

                           

18 Aralık 2014 Perşembe

Karesel Biçimli Orkun Alfabesi. (Orkun ''Uzay'' )



Tekstilcilik, Kilim Dokumacılığı, Seramik-Mozaik Süsleme Etamin İşleme Tekniği Ve Makine Yazısı Tekniğine Uygun Olarak Tasarlanmış Karesel Formlu Orkun Alfabesi. (5X5 max. çerçeve) Değişmez yükseklik 5 birim, genişlik İse 1-5 Birim Arasında Değişmektedir. Yazının tasarımı doğrudan Orkun Alfabesi'nin birim karelere dönüştürülmesi yerine, en az birimle en karesel biçimi yakalamak yoluyla olabildiğince minimalize edilmiş, özgün tamgaların görsel hafızada yer eden imgelerine uygun biçimlerin yaratımına gidilmiştir. Böylece ortaya yeni bir görsel biçime sahip orkun alfabe biçimi çıkmıştır. 

Öncü Olarak Hazırlanmış Fontun İndirme Bağlantısı:

http://s3.dosya.tc/server29/Wfoqx5/Uzay_byorkunyazisnati.blogspot.com_2014.rar.html


11 Aralık 2014 Perşembe

''ATSIZ'' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması

11 aralik, alfabesi, atsız, bozkurt, börü, calismalar, eski, göktürk, göktürkler, göktürkçe, nihal, orkunyazisanati, sanal, türkçe, öz

''ATSIZ'' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması
Antik Kağıt Görünümlü Arka Konu Üzerine Vektörel Çizim

''Atsız'' Konulu Orkun Sanal Yazı Çalışması 11 Aralık Günü için özel tasarlanmıştır. Tümüyle tamga biçemi (üslubuna) göre düzenlenmiş olan çalışma sağdan sola okuma düzeni içinde  bitinmiştir. Merkeze konumlanmış olan ve bütünsellik taşıyan toku, kendi içine doğru kıvrımlanarak dışa kapalı bir kişilik izlemiştir. 'AT' tamgası kendisinden sonra bitinmiş diğer tamgaları çevrelemiş, diğer iki tamga ise 'AT' tamgasının kertiklerinin içe bakan yüzlerinin yaptığı doğrultulara göre doğal uyum ile konumlanarak görsel estetiği sağlamışlardır.

Tamgaların genel biçimleri çoğunlukla dikdörtgensel temalı olup, çalışmanın dışa kapalı ve sert mizaçlı yapısını keskin kertik uçları ile desteklemişlerdir. 'AT' tamgası çalışmanın en karakteristik ögesidir. Oldukça çok yeni biçimlendirmeye uğramıştır (stilize). Yalnız bu yenibiçimlendirme öylesine değildir. Orkunyazisanati.blogspot.com üzerinde yayınlanan geçmiş çalışmalarda görüldüğü üzere; olabildiğince az kertik sayısıyla (tek kerede) tamga bitinmesi amacı ile özellikle ''AT'' tamgası üzerinde özgün bir yenibiçimlendirmeye gidilmiş, ''AT'' tamgasının çatısı ile baklava gövdesi arasındaki bağlantı kertiği ile baklavanın üst sol ya da sağ kertiği atılarak stilize (yeniden biçimlendirilmiş) bir özgün tamga biçimi üretilmiştir. ''AT'' tamgası özgün biçimine bağlı kalınarak geliştirilmiş ve bu çalışmada gerekenden çok büyütülerek tüm çalışmanın dış kabuğunu oluşturmuştur. ''AS'' tamgası da bize küçük bir göz oyunu hazırlamıştır. İlk bakıldığında kendisinden önceki ''AT'' damgasının ortadan kaldırılmış dikey bağlantı kertiğinin neredeyse birebiri olmak isercesine konum olarak onun yerini almış ve bir anlamda stilize edilmiş ''AT'' tamgası nın ruhundan bir parça taşımaktadır. Bunun yanı sıra yalın ve esnek yapısı ile ''AS'' tamgasının özgün biçemini taşımakta, askılığın ikincil kertiğindeki ok başı görünümü ise ince bir güzellik vermektedir. ''AZ'' tamgası ise kendi başına buyru ve ödün vermez bir yapıdadır. Tüm çalışmanın üst ve alt yönlerini iki kolu ile birbirine bağlamış, ortadaki dikey kertik doğrultusunda aşağı kaydırılmış kollar ortaya insanımsı bir görünüm çıkarmıştır. 90 derecelik kesişmelerin en yoğunluk kazandığı tamga budur. Ayrıca kendisinden sonra gelen tamga ayraçlarını taşımakta ve zemin kazandırmaktadır. Tamg ayraçları da ''AT'' tamgasının iç alanından çıkmamaya özen göstermiş ve ''AZ'' tamgasının sol alt kertiği ile ikizlik göstererek tamgaya, dolayısıyla ana çalışmaya eylem kazandırmışlardır.

''ATSIZ'' çalışması damga biçemi kullanılarak oluşturulmuştur. Başlıca nedeni tarihe geçmiş ve adım taşı olmuş bir kişiliğin bıraktığı değişmez izlere gönderme yapmaktır. ''AZ'' tamgasının üstünde konumlanmış tamga ayraçları kendilerinin altında kalan az tamgasının sol alt kertiği ile işbirliğine giderek düşey doğrultuda üç nokta görünümü uyandırmışlardır. Bu etki, ATSIZ ın zinden giden öğrencilerini simgelemektedir. Dikkat edilirse ''AS'' tamgasının yönü yukarıyı göstermektedir. ''Az'' Tamgasının başı yukarı doğru uzatılmıştır, ''AT'' tamgası kendi doruğunu yukarı bakan çatısının birleşim noktasında bulmuştur. Tüm bu doruk noktaları daha yukarı ve ileri doğru götürülme isteğini yansıtmaktadır. Çerçeve ise ''AT'' tamgasınca çoktan çizilmiştir. Dış dünyaya açılan tek pencere ise gidilen yolu simgeleyen üçnoktanın solaunda kalan ve yine çatının sol kertiğince korunmuş açığa bakan alandır. Önceki birikimleri koruyarak dış dünyayı izlemek ve bu yolculuğu sürdürmek gerekmektedir.